Eren Akbaba

Felsefe Proje Ödev -Akıl (veya bilinç) insan türü için bir yara mıdır yoksa bir nimet mi? 

Baş, Akıl veya bilinç denilen kavramın, varlığı ve tanımı halen daha tartışılmakta ve araştırılmaktadır. Bu sebepten dolayı, ana sorumuz olan nimet mi yoksa yara mı oluşuna verilebilecek birden fazla cevap vardır. Bilinç, kişiyi “kendi(m)” dediği şey kılmaktadır. Başka bir ifadeyle bilinç, kişinin kendi olmasının ve kendi olarak kendisiyle özdeş olmasının farkındalığından başka bir şey değildir.¹ Böyle bir tanım sanıyorum ki şuan işimizi görecektir. Akıl veya bilinç, insanlığın teknoloji gibi birçok şeye sahip olmasını sağlamış ve onu diğer canlılardan ayrı tutmuş yegâne özelliktir. Eğer herhangi bir evcil veya vahşi canlıya baktığımızda onu kendimizle uzaktan yakından bir tutamıyorsak, bunun sebebi hangi özelliklerimizin farklı olduğunu kavrayabilmemizdir ve bunu yapabilmek için bir bilince sahip olmamızdır. Buna örnek olarak yaygın olarak bilinen evcil kedilerin sahiplerini bir sahip olarak değil de, kocaman bir kedi olarak görmesidir. Ayrıca sahiplerine bir sahipmiş gibi davranmalarının sebebi de tamamen içgüdüsel ve çıkarsaldır. Yani herhangi bir bilinç durumu olarak görülmemelidir. İnsanoğlunun kaynağı henüz kesin olarak bilinmeyen bu ‘’uyanış’’ durumunun, bilinç ile birlikte bilince sahip olmanın bazı sorumluluklarını da getirdiğini düşünmek pek de yanlış olmaz. Çünkü, tanrı inancı olsun ya da olmasın, diğer ‘’bilinçsiz’’ canlılara hükmedebilme yeteneğini beraberinde getirir bilinç. Doğa kanunudur güçlünün güçsüzü yenmesi, bu bilinç sahibi olmayı da kapsamaktadır. Demek istediğim, bu bilinç yetisini kullanarak; sonuçlarının farkında olarak yapılmış hareketlerimizden sorumlu olduğumuzdur. Bu bize bazen bıkkınlık veya pişmanlık gibi gibi duygular yaşatabilir. Farkında olduğumuz şeylerin acı verici olması, ‘’Keşke anlamasaydım’’ gibisinden yakarışlara bile tanık olabilir. Bu da zaten bizi asıl sorumuza getirir, bilincin yara mı nimet mi oluşuna. Tabi bu verdiğim örnek ve benzerlerinden hareketle düşünürsek, bir hayvan gibi yaşayıp ölmenin huzuru, mutluluğu beraberinde getireceğini varsayıp bilincin bir yara olduğu fikrini haklı bulabiliriz. Ancak sadece bu yönden bakmak bu yetiyi ucuza satmak gibi olurdu. Çünkü bilincin insana kazandırmış olduğu ve hala kazandırdığı sonsuz nesnel ya da manevi değer bulunur. Herkesin hayatında değer verdiği en az bir şey olduğunu varsayarsak da bilincin, getirdiği sorumluluklara değdiğini düşünebiliriz. En basit örneğiyle bilinciniz olmasaydı o başyapıt olarak nitelendirdiğiniz müziği asla dinleyemezdiniz, o yemeği yiyemez, o manzarayı göremez veya o duyguları hissedemezdiniz. Tabi duygulardan kastım üremek için hayvanlarda bulunankilerden daha farklı. Elbette tüm bu manevi sayılabilecek değerlerden mahrum yaşamış veya tercihen uzak kalmışsanız da, nesnel olarak var edildiğine şükredeceğiniz onlarca icat vardır. En basitinden dijital sosyal medya. Bilincin varlığının sonsuz sonucu vardır. Bu sonuçların ortalamasını almak takdir edeceğiniz üzere imkansızdır. Ancak, hiç var olmasaydı neler olacağını düşündüğümüzde daha makûl bir karşılaştırma elde ediyoruz. Ayrıca bilinç sahibi olmasaydık olacak şeyler çok daha kısıtlı olacağı için varsayım yapmak ve yargılamak daha kolay olacaktır. Soruya bu yönden bakmak cevabı pek etkilememesiyle birlikte cevaplamayı kolaylaştırıyor fikrimce. Yanlış düşünmüyorsam, insanoğlu bilinçle kutsanmasaydı, doğada görebileceğimiz bir hayvandan bir farklılık sezmezdik. Kendine has fiziksel özellikleri olurdu muhtemelen, ancak temel yaşam doğrultusu hayatta kalmak ve üremekten öteye gitmezdi. Bugünle kıyaslarsak herkesin olmasa da kendini farklı bir şeyler ortaya koymaya adamış insanlar varlar. Bu kişilerin ortaya koydukları sanat ve bilim eserleri onları bir hayvandan ayırmak için oldukça yeterli. Ben bu sebepten dolayı insanoğlunun bilinci deneyimliyor olmasından gayet memnunum. Sırf var edildiği için bilinçten gurur duyduğum şarkılar bile var. Anlatılagelenleri toparlamak gerekirse, kişisel fikrimce bilincin ya da aklın insanoğluna bahşedilmiş olması, evrimleşmiş olması veya kaynağı ne olursa olsun; bir nimet sayılmalıdır. Aksini düşünmek bunu boşa harcamaktır benim gözümde. Ancak belirtmek isterim ki insanoğlu bilincini kullanarak her ne kadar gurur duyulası ürünler ortaya koymuş olsa da, gelmiş geçmiş tüm insanoğlunun hatta belki tüm kainatın yüz karası ürünleri de bulunmaktadır.

 Eren Akbaba 11/D 61

 ¹ : Ayşe Gül ÇIVGIN, 30.09.2019 , Locke’da Kişisel Özdeşlik: Kendilik, Bilinç ve Hafıza, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/795428


Comments

  1. Yazı sanki karşısında biriyle sohbet ediyormuş gibi yazılmış kelimeler güzel seçilmiş eline sağlık.

    ReplyDelete
  2. Benim fikrimce de akıl senin söylediğin gibi insana bahşedilen bir nimettir. Ve ona yara gözüyle bakmak nankörlük olur.

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular posts from this blog