Ece Biçer
Akıl insan türü için bir yara mıdır yoksa bir nimet mi?
Bu soruya cevap vermeden önce akıl nedir sorusundan başlayalım. Akıl, yaradılışımız gereği bize verilmiş ve bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özellik olan anlama ve kavrama yetisidir. Peki akıl bir nimet midir sorusuna gelirsek akıl tabi ki de bir nimettir. Aklımız bizi bu hayatta olduğumuz yere getiren şeydir, özellikle yaşadığımız ortama ve okuyabilme şartlarımıza bakarak bunu söyleyebiliriz.
Bilgili olmak, bilinçli olmak, aklımızı kullanmak bizi her zaman ileri taşır fakat bilginin insana zarar vereceği durumlar da vardır. Bir şeyleri fazla bilmek ve derinlemesine bilmek bu konu hakkında bize korkular ve endişeler doğurabilir. Hatta sadece derinlemesine bilmek bize korkular doğurmaz bazen bir kavramı sadece bilmek bile buna sebep olabilir. Buna yeni doğan bebek üzerinden örnek vermek gerekirse, yeni doğan bir bebek hiçbir şeyi bilmez çünkü aklını kullanabilecek bir konumda değildir dolayısıyla korkuları ve endişeleri de daha oluşmamıştır. Düşündüğünüzde yeni doğan bir bebek karanlıktan korkamaz çünkü ne olduğunu bilmez. Bu bebek büyümeye ve aklını kullanabilecek duruma gelmeye başladığında veya çevresindeki olaylara karşı bilinci gelişmeye başladıkça o karanlığa karşı fikirler beslemeye başlar ve belki bir süre sonra edindiği bilgilerden ve aklında oluşturduklarından kaynaklı olarak her gün o karanlık odada uyumak ona işkence gibi gelecektir, korkacaktır ve istemeyecektir. Ve tam olarak burada bir şeyleri öğrenmenin getirebileceği olumsuzluklara en basit örneği verirken bu durumu çözmemizi sağlayacak şeyin de akıl olduğunu söylerim. Aklını kullanabilen bir insan yaşadığı olumsuzluklara çözüm bulabilir veya üretebilir işte akıl bu durumda buna yarar: sorunları tartmaya, çözmeye, yeni yollar bulmaya vs.
Birde başka bir durumdan örnek vermek gerekirse cahil bir insan düşünelim. Bu insan günlük hayatında yaptıklarının sonuçlarını kestiremez, neler olabileceğini bilmez daha doğrusu sorgulamaz ve sorgulamak da istemez çünkü onun için bir şey fark etmez. Burada da yapılan davranışın olumsuzlarını bilmeyeceği için endişe duymaz. Cahil insanı bilgili insanla karşılaştırdığımızda ise bu durumda ondan daha mutlu olacaktır. Fakat bu bilgili insanı geriye atmaz, burada kendimize şu soruyu sorabiliriz: Cahil ama mutlu olmak mı? Bilgin ama mutsuz olmak mı?
Özetlemek gerekirse akıl insan için verilmiş en büyük nimetlerdendir fakat bu demek değildir ki akıl ve düşünebilmek insana her zaman olumlu sonuçlar doğurur, fazla bilginin insana zarar vereceği durumlar vardır. Burada aklımızı bilgilerle doldururken arada dengeyi kurabilmek önemlidir, her şeyin fazlası zarardır. İnsanlar bir konunun üzerinde çok düşünüp çok derinine inerse orda problemler başlayabilir. Akıl bizi yaralayabilir mi diye düşünecek olursak bu yazdıklarımdan sonra buna dolaylı olarak evet diyebiliriz, bizi yaralayan akıl yani düşünebilme yetimiz değil bizim aklımızı doldurduğumuz bilgilerin içeriğidir ve burada yine bilgilerimiz arasında kuracağımız denge mevzusuna bağlanıyoruz. Bana soracak olursanız aklımı kullanmayı seçmeyip cahil olarak yaşamanın vereceği yarayı hiçbir bilgi vermezdi.
Comments
Post a Comment