Helin Karaduman

İnsanlar dönemler boyunca kendilerini diğer hayvanlardan çeşitli konularda üstün görmüştür. Bunun ana sebebi ise bizim bilinç, akıl, sorgulama yetisi tarzı bize doğuştan verildiğini düşündüğümüz ama aslında yine kendi yarattığımız kalıplara sahip olmamızdır. 


İşin aslı bu konuyu küçüklüğümden beri hep sorgulamışımdır. Belirli dönemlerde bu konu hakkında çok kesin yargılarım oldu. Çocukken bunu "üstünlük" olarak görüyordum, bir iki sene önce ise bunun bir "lanet" olduğuna karar verdim. Şimdi ise tek bir konu hakkında değil, birçok konu hakkında kesin çizgilerim yok. Üstünlük, nimet, lanet ya da yara gibi kavramların ne demek olduğunu bilmediğimi fark ettim. Bilmiyorum ama görüyorum. Gördüklerim ise değişiyor. 


Bu yüzden ilk neyi nasıl gördüğümü aktarmak istiyorum. Bu metni yazdığım dakikada nimet, bana göre yaşayabilme yetisidir. Ya da (tesadüfen, bir sebebe bağlı olarak vs.) orada bulunan ve bizim için var olduğunu düşündüklerimizdir. Lanet ise yaşamı zorlaştırandır. Eğer bu kavramları bu şekilde görmek istersem akıl benim için bir lanettir. 


Belki metni okurken buna katılmayanlar olabilir ki bence haklı bir karşı çıkış. Çok yüksek ihtimalle de karşı çıkma şekilleri teknoloji, sanat ve bilim üzerine olacaktır. Böyle düşünenlere sormak istediğim bir soru var, koca evrende bizim bu yarattıklarımızın önemi ne ki? Evreni boş verin, diğer hayvanlardan herhangi birine bu maddi icatları gösterdiğinizde bunu anlayacak mıdır? Anlamamasını ya da anlam verme ihtiyacı duymamasını neden aşağılık bir şey olarak görmeliyiz bilmiyorum. Bana kalırsa "üstün" olan o. Çünkü o yaşıyor ve ölüyor. Anlam verme gibi bir dürtüsü yok. 


Bu örnekleri tek diğer hayvanlar üzerinden vermek istemiyorum. Ne kadar klişe de olsa kendi türüm adına "Cahillik mutluluktur." sözüne kısmen katılıyorum. Kendi gördüklerim ve deneyimlerim üzerine cahil olarak nitelendirdiğim insanların benden daha mutlu olduğunu fark ediyorum ve özeniyorum. Tabii onların da bilinci ve aklı var ama öğrenme, anlama dürtüsünün olmaması yine konuyla alakalı bir örnek bence.


Bir sonuca varmam  hatta metni özetlemem gerekirse, bu denemede hem seçtiğim konu olan "akıl insan için bir nimet midir yoksa yara mıdır?" problemi hakkında konuştum hem de genel bakış açımdan bahsettim. Konuyla alakalı kesin bir sonuca vardığım söylenemez, kafam biraz karışık. Ancak denemeyi yazarken aklın insanlar için bir yara olduğu fikri daha ağır bastı. Konu hakkındaki yorumlarınızı beklerim. Son olarak hoşuma giden bir söz bırakmak istiyorum.


"Aklın büyüklüğü, insana mutluluğu getirmez; bilakis, ona acı çekmeyi öğretir."

— Fyodor Dostoyevski

Comments

  1. Senin de dediğin gibi yazında bir sonuca varamamışsın ancak bana bu konuda farklı bir bakış açısı kazandırdın. Dediğin gibi bu konuda benim de kesin bir çizgim yok. Ancak aklımızı kullanmasaydık rahat bir şekilde yaşayamayacaktık. Mesela ufak bir gripte bile belki ölecektik. Böyle de düşünürsek sana katılmıyorum. Yine de güzel olmuş emeğine sağlık

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular posts from this blog