Posts

Showing posts from December, 2024

Bildiri!!!

 Telafi yazıları atmayanlar için artık çok geç 5 kişi yazısını göndermemiş bulunmaktadır.  Bir sonraki yazıları yazmayı unutmayalım.  Her ay en çok görüntülenme sırası için ilk 3 seçilecek ve bloğa bu sıralama eklenecek. 

Yağız Efe Çelik 225 (2.yazı)

 Cümlede, kişinin sadece kendi kişisel hayatını değil, aynı anda bulunduğu cevreyi ve çağdaşlarını da etkileme ve  onlardan etkilenme sorumluluğu taşıdığını anlatır  .Yani, her kişi, yalnızca kendi yaşamını sürdürmekle kalmaz, aynı anda içinde bulunduğu toplumun kültürün ve çağın bir parçası olarak yaşar.Bu düşünce şekli, insanın toplumsal sorumluluğunun ve tarihi anlamda önemini gösterir. Kişilerin yaşadığı donemin ve çevrelerinin şekillendirdiği bir deneyimi paylaşarak, hem kendi hayatlarını hem de çağdaşlarının hayatlarını bilinçli bi şekilde yaşadıklarını anlatır.

Hasan Hüseyin Tennioğlu 577 (2.yazı)

 Bu cümle en temel olarak insanın sosyal bir varlık olmasıyla alakalı.Buradan çok rahat gidilebilir fakat ben biraz olsun farklı bir noktadan bakmak istiyorum.Burdaki bilinçli veya bilinçsiz kalıbı dikkatimi çekti.Bilinçsiz olarak çağın ve çağdaşlarının hayatını yaşama fikri biraz korkutucu,özellikle de kendini özgürlüğüne yani bağımsızlığına düşkün olarak tanımlayan insanlar için oldukça sakıncalı bir söylem.Fakat bununla akılcı bir şekilde yüzleşilmesi en doğru seçenek gibi.Buradan kastettiği benim anlayabildiğim ya da yorumlamayı tercih ettiğim kadarıyla aslında sosyolojik ve tahmin edebileceğiniz gibi psikolojik bir tespit.Bu ikisi zaten birbirinden tamamen bağımsız düşünülemez.8 milyarlık popülasyona sahip bir canlı grubunun güle oynaya sınırlı bir toprak parçasında hayatlarını sürdürebilmesi pek akla yatmaz.Buna karşın öyle ya da böyle binlerce senenin ardından bir medeniyet inşa edebilmişiz.Gelmek istediğim nokta böylesi bir düzende hiçbir otoriteye boyun eğmeksizin yaşamak ...

Eren Akbaba 61 (2.yazı)

 "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..."  Thomas Mann'ın 'Büyülü Dağ' romanında geçen bu cümle hakkında ne düşünüyorsunuz?    İnsan, yaşadığı hayat itibariyle sadece bir birey gibi gözükür. Çünkü bu, onun hayatıdır ve kendisi yaşar ardından da ölür. Ancak daha geniş bir perspektiften bakılsa veya incelense, sadece bir kişinin yaşamından ziyade görülecek olan , ( bireyin toplumla paralel yaşamasından ötürü) çağının toplumu ,yani alıntıda geçen, çağdaşlarının hayatıdır. Bunun bilinçli ya da bilinçsiz olması da bireyin kendisinin yaşamını, toplumun geri kalanıyla ne kadar bağlantılı gördüğüyle alakalıdır. Kendini aykırı gören bir kişi dahi topluma paralel yaşamaktan kaçamaz. Bu sayede birbirlerinin hayatlarını yaşadıkları söylenebilir. Düşünün ki kendi başınıza, hiç sosyallik olmadan yaşıyorsunuz. Günümüz sosyal hayat yapısında rastlanılabil...

Emre Yıldırım 119 (2.yazı)

 "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar... insan çevresine uyum sağlayan zaman içinde ona dönüşen bir varlıktır.Kendimiz de göremesek bile çevremize baktığımız zaman bunu net bir şekilde görebiliriz.İnsan çağının,çevresinin,yaşadığı ortamın yansımasıdır.Bu durum sadece davranış ve düşünce olarak algılamakta yanlıştır.İnsan yaşadığı çağın giyim kuşamına,konuşma tarzına ve hal ve hareketlerine sahiptir. elimizde bir zaman makinası olduğunu var sayarsak ve 1850 yılında Osmanlı Devletinde yaşayan bi insanı ve 2500 yılında Türkiyede yaşan bir insanı  aynı odaya koyarsak bu iki insanında birbirine karşı çok garip hisleri ve düşüceleri olduğunu görücez.Geçmişten gelen insan  gelecekten gelen kişi için anlamlandıramadığı özellikler olucak.Gelecekten gelen ise geçmişi gerekiz görücek.çünkü ikiside kendi döneminin çevresinin özelliklerine,alışmışlıklarına ve dü...

Celal Erdoğan 128 (2.yazı)

 THOMAS MAN – BÜYÜLÜ DAĞ ROMANI "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." Bugün Thomas Man’ın Büyülü Dağ romanında geçen bu sözü bizlere ne anlatmak istediği hakkında sizlerle fikirlerimi paylaşacağım. Ben Thomas Man’ın bu sözüne çok katılıyorum çünkü her insan hayatının ilk 4-5 yılından itibaren sosyal hayata karışır ve bu hayata adapte olmak için yaşar. Hayatımız bu kadar çok toplumla iç içe geçerken her bireyin de toplumda bazı sorumlulukları hatta uyması gereken kurallar vardır. İşte tamda burada Thomas Man’ın her birey kendi çağının ve çağdaşlarının hayatını da yaşar sözü dahada anlamlı oluyor. Nasıl ki teknoloji, hayat kalitesi, kullandığımız eşyalar hatta bizler bile değişiyorken yaşadığımız çağ ve bu çağın yaşantısı da normal olarak değişiyor. Kimi zaman bu değişimlere farkında olmadan ayak uydursak da bazen de mecburen uyum sağlamak zorunda olur...

Eylül Aldemir 472 (2.yazı)

 Kendi Hayatımız mı, Çağımızın Hayatı mı?”    Thomas Mann, “Büyülü Dağ “adlı romanında , "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..."Der.      Thomas Mann'ın 'Büyülü Dağ' romanında geçen bu cümle, bireyin yalnızca kendi hayatını yaşamakla kalmadığını, aynı zamanda yaşadığı dönemin, toplumunun ve çağdaşlarının etkisiyle şekillenen bir varlık olduğunu vurgular. İnsan, tıpkı bir toplumun parçası olarak dünyaya gelmesi gibi, bu toplumun bir yansımasıdır. Birey, çoğu zaman farkında olmadan, etrafındaki olaylardan, toplumsal değişimlerden, kültürel akımlardan ve diğer bireylerin deneyimlerinden etkilenir.     Bu durum, hem bireysel hem de toplumsal anlamda bir etkileşim sürecidir. Her birey, hem kendi içsel dünyasında hem de yaşadığı toplumun, çağın dinamiklerinde bir yer edinir. Dolayısıyla bir insanın yaşadığı hayat sadece kişisel b...

Egemen Erdemli 906

 Thomas Mann’ın Büyülü Dağ romanında geçen "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar" cümlesi, insanın hem bireysel hem de toplumsal bir varlık olduğunu vurgulamaktadır. Bu cümle, bize insanların yalnızca kendi yaşantılarında değil, aynı zamanda yaşadıkları dönemin ve çevrelerindeki insanların etkisi altında olduklarını bize hatırlatır. Hayatımız, bireysel kararlarımızın yanı sıra, toplumsal dinamikler ve çağdaş olaylar tarafından da şekillenir. Bu nedenle, bireysel kimliğimizi oluştururken, toplumsal etmenleri göz ardı etmemek önemlidir. Bir kişinin hayatını yalnızca bireysel seçimler ve deneyimlerle sınırlı görmek, hayatın keşmekeşini ve insanların birbirleri üzerindeki etkisini görmezden gelmek olur. Örneğin, tarih boyunca meydana gelen büyük olaylar, savaşlar, ekonomik krizler veya kültürel değişimler, insanların yaşam tarzlarını, inançlarını ve değerler...

Berat Bardak 512(2.yazı)

 İnsan yalnızca kişisel deneyimlerle değil, aynı zamanda içinde barındırdığı toplumsal, kültürel ve tarihi çevreyle de şekillenir. Her bireyin, yaşadığı dönemdeki izlerini taşır ve bu izleri, onun düşünce tarzını, değerlerini ve davranışlarını doğrudan etkiler. Thomas Mann'ın bu görüşü, insanın yalnızca bireysel bir varlık olarak görmek yerine, onun aynı zamanda bir toplumsal kategori olduğunu ortaya koyuyor. Her bireyin, yaşadığı çağın siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal koşullarının izlerini taşır. Bu izler, sadece karşılaştırılabilir bir karşılaştırma düzeyi değil, aynı zamanda kişinin düşünce ve duygusal dünyası Kişinin yaşadığı dönemsel olaylar ve ideolojileri, onun kişiliğini şekillendirirken, bireyin toplumunu ve zamanını etkileyen gücü vardır. Bu etkileşim, insanların  yaşamasını sağlar ve ona daha derin bir anlayış sağlar. Sonuç olarak, Thomas Mann'ın bu düşüncesi insanın yalnızca bireysel bir varlığının olmadığını, aynı zamanda yaşadığı toplumun ve dönemin bir pa...

Furkan Dalan (2.yazı)

 "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..."  İnsan ve toplum hiçbir çağda birbirinden ayrı kavramlar olmamış, her zaman bir bütün olmuştur.İnsan, toplum içinde yaşayan, toplumsal bir varlık olarak içinde yaşadığı toplumun kültürel değerlerini öğrenir, onları kendi hareketlerine ölçü olarak alır. Düşünme ile dil arasındaki en önemli ilişki “bütünleşme” dir. İnsan dili ile düşünür, dili ile düşüncelerini topluma ve gelecek nesillere aktarır. Bu cümlelerden de anlayabileceğimiz gibi insan bireysel olarak düşünülemez, toplumla iç içedir. Bu koca dünya insanın tek başına yaşaması için fazla büyüktür bu yüzden insanlar toplum halinde köy ve şehirlerde yaşar.

Helin Karaduman (2.yazı)

 Uzun zamandır nasıl bir hayat sürmem gerektiğini düşünüyordum. Bir insanın nasıl yaşayacağı hakkında bir fikir edinemezdim belki. Ancak kendimi tanıyordum, sonuçta 16 yıldır bu bedenin içindeyim. Çok düşündüm bunu ve benim gibi bir kişiliğin kesinlikle tam bağımsız ya da bağımsıza yakın yaşaması gerektiği kanısına vardım. Çünkü kendim hakkında düşünmekten gerçekten zevk alıyorum ve kendimi anlamam için herhangi bir sistem, toplum ya da bireyin etkisinde olmamam lazım.  Yakın zamanda anladığım şeylerden biri de bunun asla mümkün olamayacağı. "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." Bu alıntı Thomas Mann'ın 'Büyülü Dağ'ına ait. Kitabı hiç okumadım, aynı zamanda duymadım da o yüzden sadece bu kısımdan anladığım kadarıyla yorumlayacağım.  Ben ilk başta herkesin hayatının kendisine ait olduğunu, kimsenin kimseyi ilgilendirmediğini düşünürdüm. An...

Defne Taşdelen (2.yazı)

 İnsan, yalnızca doğrudan yaşanan olaylarla değil, aynı zamanda içinde barındırdığı toplumsal, kültürel ve kültürel ortamda da şekillenir. Her bireyin, kendi zamanının izlerini taşır ve bu izleri, onun düşünce biçimini, değerlerini ve davranışlarını doğrudan etkiler. Birey, yaşadığı kişilerin, toplumun ideallerini, inançlarını ve travmalarını da taşır; Görüldüğü ya da bilinçsiz bir şekilde bu toplumsal yapıların bir parçası olur. Thomas Mann'ın bu düşüncesi, bireyin yalnızca kişisel bir hikaye olarak görmenin yanıltıcı olduğunu gösterir. İnsan, aynı zamanda bir çağın, bir dönemin, bir toplumun taşıyıcısıdır. Her birey, içinde yaşadığı dönemin siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal koşullarının izlerini taşır. Ancak, yalnızca karşılaştırmalı bir mantıksal değil, aynı zamanda bireyin düşüncesel ve duygusal dünyasında da  kendini gösterir. Bireyin çağını yaşaması, sadece toplumsal düzeyde değil, aynı zamanda psikolojik ve ulaşılabilir düzeyde de kendini gösterir. İnsan, hem kend...

Ali Emre Candüz (2.yazı)

 "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar" Bu söz bence çok anlamlı bir söz. Bir grup zeki bireyin  aptallığı çok ağır basan bir toplum içinde yaşama şartları aptallar yüzünden kötüleşiyor zorlaşıyor ve aynı zamanda aynı sıkıntılara maruz kalıyorlar. Kişisel hayatları kendilerine özgü olsa da çoğunluk ile bir grup kendini geliştirmiş daha iyi veya zeki bireyler aynı ağacın dalında oturduğundan çoğunluk kesmeye karar verince hepsi birden aşağı düşerler. Bu toplumun gelişmişliğinin ve gelişmişliğinin aritmetik ortalaması ile toplumun şekillendiğinin bir kanıtı olarakta gösterilebilir bence. Özellikle çöken toplumlarda genellikle toplumun seviye düşüklüğünün sonucunda çöküme gidip çöktüğünü görebiliriz. Bu mantıklı bir özetleme bu olaylar için

Acar Mutlu (2.yazı)

 İnsan sosyal bir varlıktır, Yalnız başına yaşayamaz. İnsanın bu özelliği doğrultusunda bazı sonuçlara varılabilir. Bu yazımda bu sonuçlardan biri olan ve Thomas Mann'ın Büyülü Dağ romanında geçen "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." sözünü açıklamaya çalışacağım. Bir insanın hayatı boyunca seçtiği seçenekleri belirleyen şey o insanın kişiliğidir. Bir insanın kişiliğini ise o kişinin doğduğu andan itibaren maruz kaldığı olaylar ve durumlar belirler. Bu olaylar ve durumlar sadece insanın kendi kişiliğini değil onunla birlikte o olay ve durumlara maruz kalan insanları da etkiler. Yani aynı şeylere maruz kalan insanların kişilikleri benzerlik gösterebilir. Bu durumda aynı ortamda bulunan ve hemen hemen aynı yaşlarda olan insanların kişilikleri benzerlik gösterebilir. Bu da bir insanın nasıl yalnızca kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda çağdaş...

Betül Ceylan (2.yazı)

 “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar...”Bugünkü konumuz Thomas Mann’ın ‘Büyülüğü Dağ’ romanında geçen bu cümle.İlk olarak demek istediğim ve insan-çağ etkileşiminin bence temeli olan şey : İnsanın sosyal bir varlık olmasıdır.  İnsan, toplum içinde yaşayan bir varlıktır. Bir arada yaşamaya ihtiyaç duyar. Örneğin geçmiş çağlara baktığımızda insanlar genellikle kabileler şeklinde yaşamayı tercih etmiştir. Peki biraz düşünelim…Sizce  böyle  çok insanlı gruplarda herkes aynı fikirde midir? Ya da herkesin doğrusu ve yanlışı bir midir ? Elbette hayır birbirinden farklı fikirlere sahip insanlar da  illaki olacaktır. Bir toplum hayal edin.Buradaki insanlar kendilerini bildi bileli x otunu bir çeşit Tanrı olarak görüyor ve ondan uzak duruyor. Çünkü  bu ot bazı kişilerde zehirlenmeye yol açıyor ve  bu kişilerin günahlı kişiler olduğuna ina...

Ali Kwider (2.yazı)

 Konuma başlamadan önce şoyle bir söz vardır “insansiz cennette yaşanmaz” burada anlayacağımız şu ki insan sosyal bir varlıktır ve bundan dolayı insanlar herzaman çevresinden etkilenir. Thomas Mann ‘in sözünde ise insanlar birbirinden bilinçli veya bilinçsiz olarak etkilendigini bahsediyor. Biraz daha yakından incelersek bu sözün doğru olduğunu soyleyebiliriz. Mesela diyelimki yeni bir ceket çıktı ve bir kaç kişi bunu beğendi belli bir süre sonra etrafa bakıldında herkesin o ceketi aldığını görüyoruz. Demem şu ki insanlar bir şeyi beğendiğinde veya hoşuna gittiğinde etrafindaki insanlarinda hoşuna gitmeye başlar çünkü insan sosyal bir varlıktır ve çevresinden etkilenerek yeni şeyler öğrenir. Ali Kwider 11-D 129

Mehlika Beyza (1.yazı)

 Bence kör birini uçurumdan atmak, kör olan kisinin nası biri olduğuna bağlıdır. Eğer ki kör olan kisi halinden memnun ve hayattan zevk alıyorsa, onu uçurumdan assağı itmek evet suçtur. Ama eğer ki bu kisi zaten hayatından hiç bir zevk alamıyorsa günesi görmediği bir güne uyanmak yerine uyunamamayı belkide bir kurtulus olarak görecektir. Fakat onu iten kisi bu adamı tanımadan itiyorusa inancını kisiliğini düsüncelerini bilmeden itiyorsa, evet bu durumda suçludur. Çünkü kimse kendi veremediği bir karar sonucu cezalandırılıp ödüllendirilemez iste bu yüzden suçtur. Uçurumdan düsmenin o adam için bir ödül mü yoksa bir ceza mı olduğunu o adam dısından kimse bilemez. İste tam bu yüzden de bu adamın yaptığı onun belikde kaderinin değismesine yol açıcaktır yada belkide kaderinin bir parçasıdır bilemeyiz.

Alp Buğra (2.yazı)

 Alp Buğra Yeral 11-D 666       Thomas Mann’ın romanında geçen bu söz çok doğru bir sözdür. İnsan gerçekten de bilinçli veya bilinçsizce kendi hayatı dışında çağdaşlarının hayatlarını da yaşar. Buna verebileceğimiz örnekler vardır. Mesela bir insan yaşadığı döneme göre yaşar. Kendinden sonra gelecek nesilleri bilemeyeceğ-inden ve eski nesillerinde hayatı kendi dönemine uymayacağından o dönem insanları gibi yaşayamaz. Dönemden döneme fikirler,hayatlar,anlayışlar ve daha birçok şey değişir. Bilinçli ve de bilinçsizce olabilir bu durum. Kendi dönemini yaşarken alacağı,yaşayacağı her şey bilinçli de olsa bilinçsizde olsa sonuçta yine de o döneme aittir. Ve bu durum tüm dünya nüfusu için de geçerlidir. Örneğin günü-müzde 8 milyon olan dünya nüfusundaki her bir birey hem kendi hayatını hem de çağının hayatını yaşamaktadır.

Mehlika Beyza (2.yazı)

 Öncelikle insan sosyal bir varlıktır ve tek başına yaşayamaz. Bundam dolayı da surekli çevresinden etkilenir, gelişir ve öğrenir. Sürekli çevreye karşı bir ilgisi vardır ve bunun sonucunda ise çevreye yeni izler bırakır. İnsanoglu dünyaya geldiğinden beri sürekli etrafındakilerle iletişim halindeydi ve ister istmez çevresindeki insanlar nası hissediyorsa oda o şekilde hisseder. Örnek vermem gerekirse ben mutlu olduğum zaman ister istmez çevreçdeki insanlarda mutlu olur veya bir arkadaşım mutsuz olduğu zaman bende mutduz olurum cünkü aramizda bir bağ var ve bundan dolayı birbirimizin hayatini beraber yaşariz. Kısacasi özetlemem gerekirse insanlar varolduğunda beri sürekli iletişim halindeler ve bundan dolayi bilinçli veya bilinçsiz olarak birbirinin hayatını yaşariz.

Ece Biçer (2.yazı)

 İnsanın yaşadığı toplumdan ve çağdan etkilenmesi kaçınılmazdır. Birey; günlük hayatta yaşadığı ortamdan, sosyal ilişkilerinden, gördüklerinden belli ölçüde etkilenir ve bireyin dış dünyadan soyutlanarak sadece saf bi benlikle yaşaması mümkün değildir. Bireyin; kişiliği, hareketleri, düşünceleri içinde yaşadığı çağa ve topluma göre şekillenebilir. Örneğin yolda bi insan görürüz herhangi bi konuda empati yaparız ve bu olay bizi etkiler, daha sonra eve geliriz haberleri açarız ve toplumda yaşanan olaylara baktığımızda ister istemez bize bi etkisi olucaktır. Aynı çağın içindeki insanlar birbiriyle bilinçsiz de olsa bi iletişim halindedir çünkü aynı olayları yaşayıp benliklerine katarlar. “Kişi, etrafındakilerin ortalamasıdır.” diye bi laf vardır ki bence çok doğru. Örnek vermek gerekirse kötü alışkanlıklara sahip insanlarla vakit geçirmek bizi de ister istemez o yöne çeker, bu sadece sınırlandırılmış sayıda bi gruptan verilmiş bi örnekti fakat toplumu da aynı düşünebiliriz, aynı çağda...

İkra Eylül Döner (2.yazı)

 "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." Bu yazımda Thomas Mann’ın Büyülü Dağ romanından alınan bu alıntıdan bahsedeceğim. İnsanlar içinde bulundukları toplumdan ve çağdan ayrı düşünülemez. Birey her ne kadar içinde bulunduğu toplumdan etkilenmemeye çalışsa da bunu tam anlamıyla gerçekleştiremez. Çünkü insan sosyal bir varlıktır ve bu sebeple de diğer insanlarla ve içinde bulunduğu toplumla sürekli olarak bir etkileşim halindedir. Bu da insanın yalnızca kendi yaşamından değil, yaşadığı toplumdan da etkilenmesini sağlar. İçinde bulunduğu çevre ve koşullar kişinin kimliğinin, benliğinin oluşmasına yardımcı olur. Kişi kendi kararlarını kendisinin aldığını zannederken aslında düşünceleri de içinde bulunduğu toplumdan etkilenerek oluşmuştur. Hangi düşünceleri desteklediği ve benimsediği onun çevresindeki görüşler ile şekillenir. Yani kişi kendi benliği ile ...

Sahra Güler (2.yazı)

 "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." Ne kadar doğru söylemiş yazar. İnsan sadece kendi hayatını yaşayamaz ki. Annesinin hayatını yaşar mesela, babasının hayatını yaşar. Bir yürüyüşe çıktığında gözünün değdiği herkesten bir parça vardır kendi hayatının içinde. Sevgi, kavga, küslük... Her yaşamın parçasıdır bunlar. Gerçekten bir insan herkesten bağımsız bir hayat yaşayabilir mi? Hayır, yaşayamaz. Bir deste çiçegin dikildiği bir bahçe düşünün. Solsalar da aynı büyüseler de aynı. Çünkü yaşamları aynı. Yaşamak için gerektirdikleri aynı... Veya suyun altındaki bir balık... Bu balığın, ben suyun üstünde yaşayacağım deme hakkı var mı sizce? Olabilir mi böyle bir şey? Hayır. Su olmazsa balıklar ölür. Bir-ikisi değil tüm balıklar...  Havada uçan kuşlar, doğadaki çeşit çeşit hayvan, bitkiler... Ve insanlar... İnsanlar da böyle işte. Birbirlerinden bağımsız ya...

Melike Bayram (2.yazı)

 “*Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar...”* Öncelikle bu sözle ne anlatılmak istendiğini açıklamaya çalışalım. Bireyin yaşadığı çağ ve çağdaşları kişinin kendi hayatını doğrudan etkiler. Bu ister istemez karşılaşılan bir durumdur. Bu sözü kendimce yorumlamam gerekirse; aslında çok düz ve sıradan bir mantıktan bahsedilmiş. Herkes yaşamı boyunca bir toplumda yaşamaya ve birbirinden yararlanmaya muhtaçtır. Bu yüzden birbirimizle sürekli bir iletişim halindeyiz. Doğal olarak bu iletişim sonucunda birbirimizden etkilenmemiz kaçınılmazdır. Ayrıca yaşadığımız çağın bir parçası olmak hatta bu çağın sebebi olmak gayet mantıklı bir durumdur. Yani benliğimizde hem çağımızın hem çağdaşlarımızın bir parçasını taşırız.  Bir noktaya daha değinmek isterim ki bu bahsettiklerim çağının ilerisinde insanların olmayacağı anlamına gelmez. Bazıları çağının ötesinde işler başar...

Beren Adıyaman (2.yazı)

 İnsan etkilenen bir varlıktır. Yaşadığı yerden, zamandan, çevresinden, etrafındaki insanlardan, yaşadıklarından... Dışarıdan herkes sadece kendi hayatını yaşıyormuş gibi gözükse de aslında çevremizdeki unsurlardan etkilenerek hatta belki de bazılarımızın hayatını küçük bir kısmı da olsa kendi hayatımızın içinde yaşıyoruz ama farkında değiliz. Bir anneyi örnek verecek olursak hem kendi hayatını yaşıyor hem de çocuğuna hayatı öğretmeye çalışıyor. Annenin çocuğunun üzerinde büyük bir etkisi var ve çocuk aslında bir zamana kadar annesinin hayatını yaşamış oluyor. Yaşadığımız çağın da üzerimizdeki etkisi bu şekilde bence. Yüzyıllar öncesinde yaşamış bir insanla şuan yaşıyor olan bir kişi arasında dağlar kadar fark olduğunu söyleyebilirim ben. Yaşadığımız zaman içerisinde bile ne kadar önemli değişimler olduğunu bu zamanda yaşayan herkes görmüştür. Bizim bir dönem yaşadığımız virüs pandemi ve karantina süreci belki ilerdeki çocuklarımıza korkunç gelecek belki de keşke biz de yaşasaydık ...

Zoom canlı ders..

 Erhan Baş öğretmenimiz tarafından zoom canlı dersi gerçekleştirilecektir. Saat 20.00 da başlayacaktır. Gerekli bilgileri sınıf başkanınızdan öğrenebilirsiniz.

Suzan Nur Yalçın (2.yazı)

 Bence bu cümle, insan kişiliğinin sadece kendi düşünceleri ve seçimleriyle değil, kişinin yaşadığı çağın kattığı olumlu ve olumsuz durumlarla şekillendiğini anlatıyor. Bir bireyin hayatı sadece kişisel bir şey değildir; içinde bulunduğu toplumu ve zamanı da yansıtan bir süreçtir.

İlk 3

 En çok görüntülenme alan arkadaşlarımız; (İlk yazı için)  1-İkra_____79 görüntüleme 2-Zeynep______50 görüntüleme 3-Helin_______25 görüntüleme Arkadaşlarımıza güzel yazılarından dolayı teşekkür ederiz. 

Zeynep Seher Yurt (2.yazı)

   İnsan; doğumundan bu yana hep bir toplum içinde var olmuştur, yaşamını sürdürmüştür. Günümüzde ise bu durum daha öteye taşınmıştır. Öyle ki artık tüm dünya birbirinden haberdar. Sosyal medya ve haber ağları bu iletişimin büyük bir bölümünü üstleniyor. Günümüzde insanlar neredeyse aynı giyinip, aynı davranıyorlar. Popülerleşmiş mekanlara gidip sanki bu bir marifetmiş gibi insanların gözüne gözüne sokuyorlar. En pahalı marka kıyafetleri giyip sokakları “podyum” olarak kullanıyorlar. Hâl böyle olunca dünyada bir sıradanlaşma meydana geliyor. Aslında bu durum Thomas Mann’ın “Büyülü Dağ” romanında geçen “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar…” cümlesiyle özetleniyor.    Peki bu durumun bize artıları var mıdır? Hadi gelin biraz düşünelim.  Her çağda insanlar belirli bir düşünce tarzını belirlemişlerdir. Mesela 14. yüzyılda benimsenen Hümanizm a...

Melike İnci (2.yazı)

 “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar...” Bu yazımda “Büyülü Dağ” kitabında yer alan yukarıdaki sözü yorumlayacağım. Bence insan bilinçli de olsa bilinçsiz de olsa çağdaşlarının hayatlarını da yaşar. Günümüzde özellikle sosyal medya fenomenleri tarafından popüler hale getirilen çoğu şeyi biz fark etsek de fark etmesek de aslında denemişizdir. Örneğin, son günlerde popüler olan “Dubai Çikolatası”. Neredeyse herkes bunu konuşuyor, alıyor ve yiyor. Bu bizim kişisel hayatımızda zaten var olan bir şey değildi, çağdaşlarımızın sürekli konuşmasıyla bizim hayatımıza girdi. Ya da her yıl modada popüler olan bir renk. Yavaş yavaş herkes aynı renkte giyinmeye başlıyor, aynı tür kıyafetleri giyiyor. Veya popüler bir aktörün yeni bir filmi çıkıyor ve herkes bunu konuşuyor, izliyor eleştiriyor. Yani, insanlar fark etmeden birbirlerinin kopyaları oluyor ve sürüleştiriliyorl...

Naz Karababa (2.yazı)

 Çünkü insan, birey olarak yalnızca kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda bilinçli veya bilinçsiz olarak kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar...’’ Her zaman kendimiz olmak istiyoruz veya her zaman kendimiz olduğumuzu düşünüyoruz. Ancak aslında belki de hiçbir zaman kendimiz değildik. Peki neden böyle düşünüyorum? Çünkü yukarıda yazmış olduğum, Thomas Mann'ın Büyülü Dağ romanında geçen bu cümle bize aslında karakterimize tek başımıza karar vermediğimizi, çevremizden ve toplumumuzdan etkilenerek bir kişilik, karakter oluşturduğumuzu söylemeye çalışıyor. Bazı zamanlar bilinçli olarak çevremizden ve bulunduğumuz çağın getirdiklerinden etkilenerek kişiliğimizde değişiklikler yapıyoruz; yaşam tarzımızı bazen değiştiriyoruz. Ama kimi zamanlar bilinçsiz olarak çevremizden veya bulunduğumuz çağın getirdiklerinden etkilenerek kişiliğimizde veya yaşam tarzımızda değişiklikler yapıyoruz. Nasıl yani diye düşünürsek, şu şekilde örnekle açıklayabilirim: Mesela, ilk dokunmatik ...

BİLDİRİM !!!

 Kısa süreli erişim kaybı sonucu bazı paylaşımlar son teslim tarihinden sonra yapılmıştır. Yazısını yollamayan arkadaşların listesi hocaya bildirilecektir. yeni deneme yazısının son gönderme tarihi 9 Aralık . Yazılarınızı en kısa sürede yollamaya çalışın zamanında yollamayanlar hiç yollamamış varsayılacaktır... (teknik aksaklıklar benim sorumluluğum altındadır zamanında yollayanlar sıkıntı yaşamayacaktır)